AB dünya zeytinyağı üretiminin yüzde 80’ini, tüketiminin ise yüzde 70’ini gerçekleştirmektedir. Bu açıdan bakıldığında AB için zeytinyağı son derece önemli tarım ürünüdür. AB’de zeytinyağı üretimine uzun yıllar yapılan destek ve sübvansiyonlarla, üretimden gelen güçleriyle dünyada üretiminden pazarına hakim olduğu yegane ürün olmuştur. AB toplam tarım bütçesi içinde zeytinyağı tarımına verilen destekler açısından yüzde 9 ile ilk sırada yer almaktadır. Özellikle topluluğun Ortak Tarım Politikası (OTP) uygulamasına geçtiği 1966 yılında zeytinyağı üretimini artırmaya yönelik çok ciddi ve stratejik politikalar izlenmiş ve bu destekler 1998 yılına kadar artarak devam etmiştir. Zeytinyağına verilen yardımın başlangıçta yüzde 65’inden fazlası üretim yardımı, yüzde 27’si tüketim yardımı, yüzde 4’ü ihracat ödemeleri-iadeleri ve geri kalanı ise depolama masrafları gibi harcama kalemlerini oluşturmuştur. Yardımların yoğunlaştığı (1987-1998) son 10 yıllık dönemde ise zeytinyağına Topluluk bütçesinden ayrılan fonların yüzde 90’ı üretim yardımlarına aktarılmıştır. Ortak Tarım Politikası ile 1966 yılında başlayan fidan dikiminden, üretime, işlenmesinden ticaretine kadar olan tüm evrelerde sınırsız desteklerle büyütülen sektör, bugün özellikle zeytinyağı kooperatifleri açısından teknolojik ve finansal altyapılarını tüm güçleriyle sağlamış durumdadır. AB’nin en güçlü olduğu zeytinyağında bundan sonraki desteklerin ise üretici başta olmak üzere sektörün tüm unsurlarına satış ve pazarlama destekleri yönünde teşvik hazırlıkları sürmektedir. AB politikaları içinde zeytinyağı üretimi desteklenirken amaç; üreticilere verilen ve amacı çiftçilerin adil bir gelir elde etmelerine katkıda bulunmak, üretimin ve üreticinin desteklenmesi yoluyla tartışmasız güçlü bir alan yaratmak oldu.
AB’de ulusal örgütlenmelerini tamamlamış olan zeytinyağı sektörü, etkin olarak faaliyet gösterirken, Türkiye’de ise üretici ve ürünün korunması anlamında sadece tarım satış kooperatiflerinin faaliyetleri göze çarpmaktadır. Türkiye’nin AB’ye üyeliğinin gerçekleşmesi halinde üretici organizasyonları kurulmuş olarak AB’de yer almanın uyumu daha da kolaylaştıracağı düşünülmektedir. Ancak buna karşın kooperatifleri ve birlikleri hatta üretici örgütlerini güçlendirici tedbirler halen alınmamıştır.