Dünyada Organik Tarım
Dünya da organik tarım faaliyetleri 2. Dünya savaşından sonra başlamasına rağmen uluslararası boyuta 1972 yılında Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonunun (IFOAM – International Federation of Organic Agriculture Movement) kurulmasıyla ulaşmıştır. Başlangıçta tarım topraklarının korunması için başlatılan organik yetiştiricilik, sonradan tüketicilerin sağlıklı beslenmelerine ve devamında da organik ürün yetiştiricilerinin hak ve menfaatlerinin korunmasına yönelmiştir. IFOAM, tüm dünyada organik üretime ilişkin kuralları ilk olarak tanımlayan ve yazıya döken kuruluştur. Temel Ülkeler olarak geliştirilen kurallar dizini 1998 yılında IFOAM Temel Standartları olarak modifiye edilmiş ve genel kurul tarafından kabul edilerek yürürlüğe girmiştir.Kuruluş, AB, Birleşmiş Milletler Tarım-Gıda Örgütü (FAO), Dünya Ticaret Organizasyonu (WTO), Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) gibi uluslararası kuruluşlarla da organik üretimle ilgili sıkı bir işbirliği yapmaktadır (DENGZ, 2009). Bu konudaki en büyük otorite olan IFOAM her yıl yeni ilavelerle yönetmeliğini zenginleştirmektedir (SÜRMELG, 2003).ABD?de Organik Araştırma Vakfı (The Organic Farming Research Foundation OFRF) tarafından yapılan bir incelemede ABD?deki organik tarım işletmelerinin %83?ünün aile işletmeleri olduğu belirlenmiştir (DENGZ, 2009).Organik ürünlerin tüketicilerce talep edilmesinde kişisel sağlığa ve özellikle çocuklarının sağlığına verdikleri önem, ilk sırada yer almaktadır. Almanya ve İngiltere?de yapılan bir anket çalışmasında sağlık, Almanya?da %70, İngiltere?de %46 ile ilk sırada ifade edilmiştir.Tüm dünyada hızla artan organik tarımda genellikle ülkelerin geleneksel ürünleri örneğin Hindistan?da çay, Danimarka?da süt ve süt ürünleri, Arjantin?de et ve mamulleri, orta Amerika ve Afrika ülkelerinde muz, Tunus?ta hurma, zeytinyağı, 4Türkiye?de kurutulmuş ve sert kabuklu meyveler organik üretilen ilk ürünlerdir. Mevcut bilgi ve yüksek adaptasyon organik tarıma daha kolay geçişi sağlamaktadır
Organik Tarımın Önemi
Organik tarım yönteminde kimyasal gübre, ilaçlama, hormon gibi dış etkenler kullanılmaz. Her şeyden önce belirli kurallar çerçevesinde sürdürülebilir bir tarımdır. Başta toprak, su, hava ve çevresindeki doğayı korur. ? Üretilen ürünlerin kolayca izlenebilmesi ve üretim esnasındaki denetlemeler ile tarımdaki ciddi denetim eksikliğini giderebilir. insan sağlığına zararlı atıklardan bazılarının barındırılmasının önüne geçerek hastalıkların yayılmasını/oluşmasını engelleyebilir. Yalnızca insan sağlığını değil, dünyamızın da korunmasını sağlar.Mevcut tarım arazilerinin azalmasını, çölleşmesini, kullanılamaz hale gelmesini engeller
Türkiye’de Organik Tarım
Ülkemizdeki organik tarım çalışmaları 80 lerin ortasında sözleşmeli yetiştiricilik biçiminde başlamış ilerleyen zamanlarda talep artışını sağlamak amacıyla bağımsız projelerle de desteklenmesi yönüne gidilmiştir. Önceleri ithalatçı ülkelerin ilgili mevzuatına uygun yapılan üretim ve ihracata 1991?den sonra Avrupa Topluluğunun
24 Haziran 1991 tarihli ve organik tarım faaliyetlerini düzenleyen yönetmeliği 6doğrultusunda devam edilmiştir. 1994 yılında “Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin Ekolojik Metotlarla Üretilmesine lişkin Yönetmelik”, 2002 yılında ise “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına ilişkin Yönetmelik” yürürlüğe girmiştir. Son olarak 2004 yılında “Organik Tarım Kanunu” ve 2005 yılında “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına ilişkin Yönetmelik” Resmi Gazete? de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.Çoğu Avrupa ülkesi ve ABD?de organik tarımın gelişimine çiftçiler öncülük etmesine karşın, Türkiye?de organik tarım Avrupalı özel organik tarım şirketlerinin elemanlarınca çiftçilere tanıtılmış ve benimsetilmiştir. Başka bir anlatımla Avrupa ve ABD?de yapılanma arz kaynaklı (üreticiden başlayarak) aşağıdan yukarıya doğru iken; ekonomik faktörlerin (özellikli prim fiyat ve pazar garantisi) en etkili motivasyon unsuru olduğu belirlenmiştir (DEMGRYÜREK, 2004).Organik tarım kanun ve yönetmelik esaslarına göre üretilen bitki ve hayvansal ürünler organik olarak değerlendirilmekte ve yönetmelikte ayrıntıları verilen etiket ve özel organik tarım logosu ile pazarlanmaktadır.
Organik Tarıma Geçiş
Bir sistemden ötekine geçmek sadece sentetik gübre yerine yeşil gübre kullanmak, kimyasal ilaçların yerini doğallarının alması değildir. Başka bir sisteme geçiG yapmak bir çiftçilik sisteminden, alışkanlıklardan vaz geçme durumudur ve kolay değildir. Organik tarıma geçiG için tek bir doğru strateji yoktur. Zümra Karakaya?nın Organik Tarıma Geçmek adlı makalesinde (KARAKAYA) belirttiği üzere, yetiştiriciler bunlardan birini veya birkaçını uygulayabilirler. Bir Defada Bir Parselde Geçiş Organik tarıma finans ve iş gücü olanaklarının uygunluğu ölçüsünde önce küçük bir arazi ölçeğinde başlanabilir. Bir defada çiftliğin bir bölümü için sertifika alınır. Bu şekilde riskler ve olası olumsuzluklar en aza indirgenmiş, dikkatli bir başlangıç yapılmış olunur. Muhtemel problemlerle baGa çıkmak daha küçük alanlarda öğrenilir ve ekonomik kayıplar en aza indirgenir.
Dereceli Geçiş
Bir kerede bir grup girdinin kullanımı bırakılır. Bu yaklaşım ile arazinin sertifikalandırılmasında gecikme yaşanabilir.
Birden Geçiş
Kısa bir zaman diliminde organik tarıma geçmek birçok potansiyel riski bünyesinde barındırır. Muhtemel verim düşüşlerini engellemek adına yüksek azot gerektirmeyen ürünler seçilebilir.Başarılı bir geçiş için başarılı üreticilerle konuşulmalı, başlangıç için tecrübelerinden yararlanılmalıdır. Yine boş vakitler sistemlerin nasıl çalıştığını öğrenmek için değerlendirilmelidir. Spesifik problemlerle uğraşmak yerine onların sebeplerini ortadan kaldırmaya çalışılmalıdır.