Twitter

DÜNDEN BUGÜNE TARIM

Tarım, bitkisel ve hayvansal ürünler elde etmek amacıyla toprağı işlemeyi ve hayvan yetiştirmeyi içeren etkinliklerin tümü. Tarımla ilgili işler dünyanın bazı bölgelerinde binlerce yıl öncesinden pek farklı olmayan yöntemlerle yürütülürken,

bazılarında ileri teknoloji içeren, makineleşmiş tekniklere dayandırılır. Sosyoekonomik koşullardaki çok yönlü gelişmelere karşın dünyada tarım sektöründe çalışanlann sayısı ekonominin öbür dallarındaki toplam işgücünden hâlâ daha yüksektir. 

Tarımın kökenleri 
Tarımın tek, yalın bir kökeni yoktur; değişik çağlarda ve yerlerde çok çeşitli bitki ve hayvanların yetiştirildiği belirlenmiştir. Tarihöncesinde yetiştirilen ama sonradan ortadan kalkan türlerin sayısı da kesin olarak bilinmemektedir. Örneğin, Amerika da cindannın ekilmesine ve İskandinavya da geyiğin, Ortadoğu da ceylanın evcilleştirilmesine çok eski tarihlerde son verilmiştir. Son Buzul Çağını izleyen elverişli iklim koşullarında 
pirinç,buğday, arpa, patates ve mısır üretiminde önemli başarı sağlanırken, bu iklim değişikliklerine uyum gösteremeyen Ren geyiği besiciliği önemini yitirmiştir. 

Yakın dönemlere değin tarımın İÖ y. 4000 lerde 
Ortadoğu da başladığı sanılırdı. Ama modern araştırmalar insanlığın gelişmesinde avcılık ve toplayıcılık aşamasından, tarımsal etkinliğe geçişin çok daha önce başladığını ve tarımın tek bir merkezden yayılmayıp birçok bölgede yaklaşık aynı dönemlerde geliştiğini ortaya koymuştur. Ortadoğu da tarıma geçişin IÖ y. 9000-7000 arasında gerçekleştiği sanılmaktadır. Bu dönemde, sığır ve koyun evcilleştirilmiş, Filistin de Natuf kültüründe orak kullanımı başlamıştır. İÖ y. 7000 de Irak ile İran sınırındaki Ali Koş ta kaplıca buğdayı, İngiliz buğdayı ve yabani arpanın yetiştirildiği sanılmaktadır. Bunların kendi türlerinin ilk örnekleri olup olmadığı ise bilinmemektedir. 

Tayland ın kuzeyindeki Ruh Mağarasında büyük olasılıkla İÖ y. 9000 de bezelye, sukabağı ve sukestanesi yetiştirilmiştir. 
Meksika nın kuzeydoğu kesiminde bazı kabak çeşitlerinin IÖ y. 7000 de evcilleştirilmiş biçimde var olduğu bilinmektedir. Tarımın gelişmesi nüfus artışına yol açmış, ayrıca toplu ve yerleşik yaşama geçişi özendirmiştir. Bu süreçte dayanıklı evler yapılmaya, dibek eli, dibek, değirmentaşı gibi aletler kullanılmaya başlamıştır. Paleolitik Çağa tarihlenen avcı köylerinin varlığı bilinmektedir. Bunlardan özellikle Mallaha (İsrail) ile 
Türkiye ve Suberde dekiler sayılabilr... Tarımdaki gelişmeler Ortadoğu da İÖ 7000 den sonra köylerin sayısında artışa yol açmıştır. ÎÖ y. 6750 ye ait olan, kaplıca buğdayıyla bağlantılı ilk evcil domuza ilişkin kayıtlar Irak taki Cermo köyünün bulunduğu yerde elde edilmiştir. İlk bilinen evcil sığırın tarihi ise Yunanistan da Argissa ve Nea Nikomedia da İÖ y. 6000 e değin iner. Çapanın yanı sıra gene yaklaşık bu dönemde ilk kez ayakla basarak tohumlama yöntemi kullanılmaya başlamış, kurak alanlarda ise sulama teknikleri geliştirilmiştir, Amerika da biber, avokado, horozibiği gibi evcil bitkilerin yetiştirilmesi İÖ y. 7000-5000 döneminde gerçekleşmiştir. Cindannın evcilleştirilmesi İÖ y. 4000 de Meksika daki Tamaulipas ta başlamış, ama bu ürün sonradan yerini mısıra bırakarak ortadan kalkmıştır. Çin de İÖ y. 5000 de dan, İÖ y. 4000 de de pirinç ekimi başlamıştır; buğday üretimi ise İÖ 1300 den önce başlamakla birlikte yüksek düzlüklerin kıraç toprakları bu bitkinin gelişmesini yavaşlatmıştır. 

Avrupa ya gelince, İngiltere de Yorkshire daki Star Çan da evcil köpek (İÖ 7500), Yunanistan da sığır (İÖ y. 6000) ve Kırım da evcil domuza ilişkin bilgiler bulunmuştur. Ama Avrupa da tarımın gelişmesi büyük ölçüde Doğu dan kaynaklanan yayılma sonucunda gerçekleşmiştir. Yaklaşık 3 bin yıl sürdüğü sanılan bu yayılma sürecinde alet ve tekniklerin yanı sura bitki ve hayvan türlerinde de yeni ortamlara uygun önemli uyarlamalar ortaya çıkmıştır. 

İlk tarım toplumları 
Tarıma dayalı ilk uygarlıklar 

Dicle, Fırat ve Nil ırmaklarının suladığı alüvyonlu topraklarda İÖ 5. binyılın ikinci yansında gelişmiştir. Bunlardan biri olan Sümer uygarlığının belirgin niteliği, tarımsal tekniğe ilişkin yenilikler geliştirmesinden çok önemli miktarda tarımsal artı ürün yaratmasıdır. Sümerler ana ürünleri olan arpanın yanı sıra buğday, keten, hurma, elma, erik ve üzüm de yetiştirmişlerdir. Sığıra oranla daha çok koyun ve keçi beslemiş, koyunun et ve sütünden yararlanmanın yanı sıra yağ ve peynir yapmışlardır. Yaklaşık 20 hektarlık bir alan kaplayan Ur da 10 bin kadar hayvan besleniyor, her yıl bunlardan 3 bini kesiliyordu. Ur un yaklaşık 6 bini bulan nüfusundan 2.500 ü tarımsal etkinlikte bulunuyordu. Her yıl 1.200 hektar toprak işleniyor, aynı miktarda toprak ise nadasa bırakılıyordu. Toprağın sürülmesinde öküzlerin çektiği hafif, tekerleksiz sabanlar kullanılıyordu. Ürünler ilkbaharda orakla biçiliyor, ürünün taşınmasında öküz ya da eşeğin koşulduğu tekerlekli araçlar kullanılıyordu. 

Büyük olasılıkla Ukrayna daki göçebe toplulukların İÖ 2700 dolayında evcilleştırdiği atın bir yük hayvanı olarak Mezopotamya ya girişi IÖ 23Ö0 den sonraya rastlar. Bundan kısa bir süre sonra atların soyu, tımarı ve bakımına ilişkin yazılı kayıt ve kurallar ortaya çıktı. 

Mısır da tarımsal etkinlikler kuzeyden evcil hayvanların girişiyle gelişmeye başladı. El-Feyyum da İÖ 5. binyılın ilk çeyreğinde koyun, keçi ve domuz besleyen, buğday, arpa, pamuk ve keten yetiştiren köyler bulunuyordu. Evcil hayvanların bezlere sarılarak köylerin yakınına gömülmeleri tarımın bazı dinsel inançlarla yakından bağlantılı olduğunu gösterir. İÖ y. 3600 de Nil in alüvyonlu vadisinde yoğunlaşan tarımsal çalışmalar, İÖ y. 3100 de ekonomik zenginlik düzeyi yüksek, bütünleşmiş bir toplumsal sistemin biçimlenmesine yol açtı. Mezarlardaki tasvirler ve sülaleler döneminden kalan başka sanat ürünleri, günümüzdeki evcil hayvanların yanı sıra, geyik, ceylan, sırtlan ve Berberi koyunu gibi başka hayvanların da belli bir denetim altında beslendiğini ortaya koymaktadır. Halkın daha çok kentsel yerleşmelerde yaşadığı ve tarlalara yalnızca çalışmak üzere gittiği Mezopotamya nın tersine, Mısır da kentler, temel yerleşim birimleri olan köylerin pazaryeri olarak gelişti. Kamu yönetiminde de tarım büyük önem kazandı; çeşitli tarımsal etkinlikleri denetleyen, firavuna bağlı bir dizi görev kademesi oluştu. İÖ 3100 dolaylarında Kral Menes ırmak üzerinde büyük bir baraj inşa ettirdi. Ana ürünler altı sıralı arpayla ingiliz buğdayıydı. Hayvanlara çiğnetilerek gerçekleştirilen harmanın ardından rüzgârda savrularak samanından ayrılan arpa ve buğday büyük sepetlerin içinde toplanırdı. Öbür önemli ürünler ise mercimek, soğan, fasulye ve ketendi. 

Amerika da bazı bitkilere erken bir dönemde rastlanmakla birlikte hayvanların evcilleştirilmesi oldukça geç başladı. Köy yaşamı da ancak mısırın evcilleştirilmesiyle birlikte İÖ 3500 den sonra ortaya çıktı. tarımsal etkinlikler göreli olarak dağınık merkezlerde, düşük verimlilik koşullarında ve yavaş bir süreç içinde gelişti. Başlıca ürünler kakao, avokado ve domatesti. Peru da patates üretimi İÖ y. 2500 de başladı. Mısır üretimi ise İÖ 9. yüzyılda önem kazandı. İnka uygarlığının yeşermesinden önce lama ile alpakanın atası olan guanako, İÖ y. 2000 de de lama yetiştirilmeye başladı. Evcil kobay da eti için besleniyordu. 

Eski Asya da tarım 
Çin 

Çin in orta ve batı kesimlerindeki dağlık bölgelerle bitişiğindeki alçak düzlükler dünya tarımının en eski ve geniş merkezlerinden biridir. Halkın geleneksel inancına göre tarımı, bir tahta parçasından ilkel bir saban yapan efsanevi imparator Şhen Nong başlatmıştır. San Irmak Vadisinin orta kesimindeki Kuzey Çin Ovası, temel ürünü olan dan ile Çin de tarıma dayalı uygarlığın doğum yeri sayılır. Çin Seddi nin güneyde tarıma, kuzeyde de göçebeliğe dayalı iki yaşam türü arasındaki sının oluşturduğu söylenebilir. Sulama uygulamasının Çin e Babil den geldiği sanılmaktadır. İS 4. yüzyılın sonunda temel tahıl bölgesi Kuzey Çin Ovasındaki buğday ve dan alanından, Aşağı Yangtze Vadisinin çeltik tarlalanna kaymaya başladı. Çin tarım teknolojisindeki ilk önemli devrimi, demirden yapılmış tarım aletlerinin kullanılması sağladı. İlk demir saban Henan ın kuzeyinde Savaşan Devletler döneminde (İÖ 475-221) geliştirildi. Öbür önemli yenilikler arasında sürme-ekme aleti (loulî) ile tırmık sayılabilir. Bu eski tekniklerden bazdan günümüzde hâlâ kullanılmaktadır. 

İS 1012 de Aşağı Yangtze ve Huai Irmağı bölgelerindeki kuraklık sırasında Çinhindi nin orta kesimindeki Çampa dan göreli olarak kuraklığa dayanıklı, erken olgunlaşan pirinç çeşidi getirilerek Fujian bölgesinde yetiştirilmeye başladı. Çampa pirincinin başansı yerel koşullara uygun birçok yeni çeşidin geliştirilmesine yol açtı; 16. yüzyıl sonlanna gelindiğinde Çampa pirinci sayesinde iki, hatta üç ürün sistemi yaygınlaşmış bulunuyordu. Toprak kullanımında ikinci bir devrim 16. yüzyılda Yenidünya dan kurak, kumlu topraklarda yetiştirilebilen mısır, tathpatates, patates ve yerfıstığı gibi bitkilerin getirilip uyarlanmasıyla başladı. 

Hindistan Yarımadası 

Hindistan ın dünya tarımına en önemli katkısı pirinçtir. Şekerkamışı, çeşitli baklagil türleri ve mango ile kavun gibi çeşitli tropik meyve türleri de Hindistan ın yerel bitkileridir. Arkeolojik bulgular İÖ 3. binyılın sonlanna doğru Pakistan daki İndus Irmağının alüvyonlu ovalannda örgütlü, gelişkin bir kent kültürünün hızla yeşerdiğini göstermektedir. İndus Vadisi (Harappa) uygarlığı olarak bilinen ve İÖ y. 1750 ye değin gelişmesini sürdüren bu tarım toplumunun etkili olduğu dönemde önemli miktarda tarımsal artı ürün elde edildiği sanılmaktadır. Temel ürünler olan arpa ve buğdayın yam sıra hurma, susam, bezelye ve mercimek yetiştiriliyordu. Sığır, keçi, koyun, kümes hayvanları ve fil evcilleştirilmişti. Sonraki Tamu kültürünün merkezini oluşturan Güney Hindistan ikinci bir özgün, bağımsız tarım bölgesini oluşturuyordu. Burada 2. binyılın ilk yansında iki baklagil türü ile ragidansı yetiştiriliyordu. Dekkan Platosunun kuzey ve batısında üçüncü bir ara bölge yer alıyordu. Bütün bu bölgelerde IÖ 2. binyılda biçimlenen temel ekim örüntüsü, pirinç dışında, 20. yüzyıla değin pek değişmeden sürmüştür. İÖ 1. binyılda Ganj Vadisinde dördüncü bir tarım bölgesi gelişti. Hint-Ari kabilelerinin akınlan Harappa kentlerini yıkarken, yöreye atı, parayı, Brahmi yazısını ve Veda edebiyatım getirdi. Sonraki Veda metinlerinde (İÖ y. 1000-500) nadas ve ürün dönüşümüne ilişkin öğütler, ayrıca çeşitli tahıl, sebze ve meyvelerin yetiştirilmesiyle ilgili betimlemeler yer almaktadır. 

Hint-Türk egemenliği (y. 1600) döneminde Batı mn etkisiyle ticari bir ekonomi gelişmeye başlamakla birlikte, Upanishaa" lar döneminden (İÖ y. 600-300) sonra geliştirilen tarım alet ve tekniklerinde dikkate değer bir devrim gerçekleşmedi. Üretim genelde pirinç bölgeleriyle buğday ve dan bölgelerine aynlmıştı. Ticari ürünler ise pamuk, şekerkamışı, indigo ve afyondu. Baharat üretiminin merkezi Malabar Kıyışıydı. Sonradan önemli bir ihraç ürünü durumuna gelen çay ise çok eski dönemlerden beri Assam tepelerinde yabani biçimde yetişiyordu. Hindistan Yarımadasında saban, orak, kalbur ve yaba gibi tarım aletleri 2 bin yılı aşkın bir süre pek değişmeksizin kullanılmaya devam etti. 

Batıda tarım 
(İÖ y. 200-İS 1600). Roma dönemi 

Roma nın yönetimi sırasında Batı Avrupa da toprağın işlenmesi ve hayvanla-nn evcilleştirilmesiyle ilgili yöntemler oldukça gelişmişti. Kullanılan yöntemlerde Akdeniz ikliminin ve doğal ortamın belirgin bir etkisi vardı. Ortalama çiftlik büyüklüğü yaklaşık 5,5 dönümdü. Marcus Porcius Cato nun (IÖ 234-149) hazırladığı ve günümüze ulaşan elkitabında tarımla ilgili deneyimler, bu arada çeşitli işletmelerde gerekli aletler ve işgücü konusunda ayrıntılı bilgiler verilmektedir. Roma döneminin el aletleri, biçim olarak, günümüzde kullanılan uzantılarına benziyordu. Belirli ürünler iki yıl art arda ekilmez, nadasa bırakılan topraklar iki ya da üç kez sürülerek yabani otlardan temizlenirdi. Bugün olduğu gibi buğday çoğunlukla sonbaharda ekilir ve üç ayda olgunlaşırdı; hayvanlara çiğnetilerek gerçekleştirilen harmanın ardından, iç içe geçen iki taşın oluşturduğu bir el aletiyle öğütme yapılırdı. Su değirmenleriyle ilgili tasarımlara rastlanmakla birlikte bunlar henüz yaygınlaşmamıştı. 

Ortaçağ 

Bu dönemde en önemli tarımsal ilerlemeler Alpler in kuzeyindeki bölgelerde gerçekleşmiştir. Toprakların işlenmesinde en yaygın örgütlenme biçimi olan açık tarla sisteminin ilk örneklerine ise yaklaşık 800 lerde rastlanır. Bu sistemde her çiftçi yaklaşık 4,4 dönüm büyüklüğündeki tarlalardan birkaç tanesini işlerdi. Yeni toprakların işletmeye açılmasıyla genişleyen bu sistem, birkaç yüzyıl boyunca yaygın biçimde uygulandı. Her ailenin işletmesi önceleri, dağınık tarlalardan oluşan yaklaşık 130 dönüm büyüklüğündeki birimlerden oluşurdu. Ama zamanla işletmeler önemli ölçüde küçüldü. Hayvanların çekim gücünü büyük oranda azaltan eski koşum takımının yerini Çinlilerin bulduğu at tasmasımn alması tarımın tarihindeki önemli buluşlardan biri oldu. Gene de, Roma da birçok çiftçi atların hem pahalı, hem de bakımının daha zor olmasından dolayı öküz kullanmayı sürdürdü. Ayrıca el aletlerinin tasarımında küçük, ama önemli değişiklikler ortaya çıktı. Geliştirilen daha etkili baltalar sayesinde ormanların ekime açılması kolaylaşmıştı. Tokacın yerini harman döveni aldı. Tahılın öğütülmesi için yel değirmenleri geliştirildi. Müslümanlar İspanya ya pirinç, pamuk, turunçgiller gibi yeni ürün çeşitlerini, bu arada merinos koyununu getirdiler. Bu koyun türü sayesinde İspanyol yünü bütün Avrupa da ünlendi. 

13. yüzyılın sonlanna doğru önemli bir tarımsal gerileme ortaya çıktı. Bunu 14. yüzyılda kıtlık, taşkın, salgın hastalık gibi felaketler izledi. 1347 de patlak veren Büyük Veba Salgını nın Avrupa nüfusunun üçte birini yok ettiği sanılmaktadır. Yüz Yıl Savaşları ( 1337- 1453) ise Fransa nın büyük bölümünü yıkıma uğrattı. Sonuçta işlenebilir toprakların önemli bölümü boş kaldı. 

Bu felaketler zincirinden göreli olarak az etkilenen Felemenk te taşkınları önlemeye yönelik sistemler gerçekleştirilerek 15. yüzyılda baklagiller ve kökünden ürün olarak yararlanılan başka bitkiler yetiştirilmeye başladı. Ayrıca sürekli ve dönüşümlü ürün sistemine geçildi. Hayvan gübresine kentsel dışkı eklendi. Bu dönemde Felemenk sığın büyüklüğü ve süt verimiyle ünlendi. tarımsal canlanmanın 15. yüzyılda başladığı İngiltere de ise nitelikli yün sağlayan koyunlar yaygınlaştı. Yünün ve ardından da yünlü dokumalann ticaretinden sağlanan kârlar, toprak sahiplerini koyun sürülerini artırmaya ve daha önce açık tarla olarak kullanılan arazileri çitlerle çevirmeye yöneltti. Çitleme uygulaması yoğun tepkilere karşın 16. ve 17. yüzyıllar boyunca sürdü. İtalya nın kent devletlerinde ise ticaret ön planda olduğundan çiftçilik önemli bir etkinlik durumuna gelmedi.

Batı Avrupa da çiftçilik alanınındaki değişiklikler 
( 1600- 1800) 

Bu dönemde tarımda gerçekleştirilen en önemli değişik Norfolk dörtlü ekim sisteminin uygulanması ve yem bitkilerinin önemli oranda geliştirilmesi sayılabilir. Ayrıca yeni çiftlik makineleri yapıldı, tarım aletlerinde iyileştirmeler sağlandı, bitki ve hayvan varlığı konusunda bilimsel araştırmalar başladı. İngiltere nin Norfolk ilinde başlatılan dörtlü ekim sisteminde birinci yıl buğday, ikinci yıl hayvan yemi olarak yararlanılan şalgam, üçüncü yıl arpa yetiştiriliyor, ayrıca dana derine tirfil ve çavdar ekiliyordu. Dördüncü yıl ise tirfil ve çavdar hayvan yemi olarak kullanılıyordu. Hayvan gübresinde de önemli artışlar sağlayan bu sistem, Avrupa nın büyük bölümüne yayıldı. Ana tasannu değişmeden günümüze ulaşan Rotherham pulluğu 18. yüzyılın ilk yansında Felemenk, İngiltere ve Iskoçya da kullanılmaya başladı. İlk pulluk fabrikası da 1783 te ingiltere de kuruldu. 1800 den önce bazı basit harman makineleri geliştirilmiş olmakla birlikte hasadın makineleşmesi büyük ölçüde 19. yüzyılda gerçekleşti. 

15. yüzyıl ortalarında başlayan keşif çağı, daha önce Avrupalılarca bilinmeyen besin bitkilerinin ve evcil hayvanlann öğrenilmesini sağladı. Kuzey Amerika dan mısır, tütün ve hindi, Güney Amerika dan patates , kakao, kinin ve bazı sebzeler, Doğu dan ise kahve, çay ve çivi t getirildi. 

Özellikle 18. yüzyılda çiftçilikle ilgili yayın ve kitapların sayısında da önemli artışlar oldu. 1645 te İngiliz Sir Richard Weston bütün Avrupa da örnek alınan Brabant ve Flandr daki ekim nöbeti sistemini betimlediği yapıtını yayımladı. Fransa da 1762 de, Danimarka da 1773 te ve İngiltere de de 1791 de ilk veteriner okullan açıldı. 1793 te İngiltere de kurulan ve yan resmi bir kuruluş olan tarım Dairesi her ilde en başarılı tarım yöntemlerini ortaya çıkararak bunları yaygınlaştırmaya çalıştı. Almanya da Halle de 1727 de bir tarım okulu açıldı; ilk tarım lisesi de 1806 da Berlin yakınlarındaki Möglin de kuruldu. 

Çiftçilikte 19. yüzyıl enerji devrimi Makineleşme 

Batı Avrupa da ve Kuzey Amerika da makineleşme 1850 den sonra yaygınlaştı. Daha 1790 larda oldukça etkili bir tohum ekme makinesi geliştirilmişti; ama bunun çiftçilerce benimsenmesi ancak 1830 lardan sonra gerçekleşti. 1800 den önce seyrek biçimde kullanılan harman makinesi de gittikçe yaygınlaştı; İngiliz tarım işçileri bu makinelerin kullanılması yüzünden işsiz kaldıkları gerekçesiyle ayaklanmalara giriştiler. Hasat döneminde yerel işgücünün yetersiz kalması ise orak makinelerinin icadında önemli rol oynadı. İlk orak makinelerinin tasannu İskoçya da Patrick Bell ve ABD de Cyrus Hail McCormick tarafından gerçekleştirildi. 1851 de Londra da düzenlenen 1. Dünya Sergisi nin ardından orak makinelerinin kullanımı daha da yaygınlaştı. Yaklaşık aynı yıllarda geliştirilen biçerdöver ilk kez Güney Avustralya da başanyla kullanıldı. Illinois lı demirci John Deere 1830 larda, ana bölümü çelikten yapılmış yeni bir pulluk türü geliştirdi. Toprağın sürülmesinde buhar gücünden yararlanmaya yönelik girişimler 1830 larda başladı. 1860 larda buhar gücüyle çalışan ilk başarılı pulluğun geliştirilmesinin ardından, özellikle büyük çiftliklerde buhar gücü yaygın kullanım alanı buldu. Süt sağma makinelerinin kullanılması ise yüzyılın sonunda gerçekleşti. Bilimin çiftçiliğe uygulanması. 18. yüzyılda başlayan bitki fizyolojisi ve beslenme alanındaki araştırmalar, daha sonra yoğunlaşarak sürdü. Öncü, girişken çiftçiler yeni geliştirilen yapay gübreleri tarlada denemeye başladılar. Günerçilenin (potasyum nitmekteydi. Şili den ithal edilen soda nitratı ile Peru dan getirilen guano da yaygın biçimde kullanılıyordu. Kimya sanayisinin gelişmesiyle birlikte 19. yüzyıl boyunca fosfatın yanı sıra birçok mineral gübre çeşidi de üretilmeye başladı. Yaklaşık 1837 de İngiliz tarım uzmanı Sir John Ben-net Lawes doğal gübrenin bitkiler üzerindeki etkisiyle ilgili deneylere başladı; 1842 de de fosfat taşından süperfosfat elde ederek yapay gübre sanayisinin temelini atb. tarım iktisadı alanında ilk kürsüler Oxford (1790) ve Edinburgh da (1797) kuruldu. ABD Kongresi 1862 de tarım Bakanlığı nın, ayna her eyalette tarım alanında öğretim yapacak yüksekokulların kurulmasını kararlaştırdı. Günümüzde ise üniversitelerde biyokimya, tarımsal meteoroloji, toprakbilim, tarım mühendisliği, botanik, ürün fizyolojisi, hayvan fizyolojisi ve besicilik, genetik, entomoloji, insan beslenmesi gibi tarımla ilgili çok çeşitli dallarda eğitim sağlayan bölümler bulunmaktadır.Tarım teknolojisi 20. yüzyılda önceki tarihsel dönemlerin hepsinden daha hızlı bir gelişme gösterdi. Benzinle çalışan ilk traktör ABD de 1892 de yapıldı. Bu ülkede 1907 de 600 traktör kullanılırken, bu sayı 1950 de 3-4 milyona çıktı. Günümüzde her tekerleğinde çift lastik bulunan, sürücü bölümü kapalı ve klimalı, çok sayıda pulluk çekebilen güçlü traktörler geliştirilmiştir. II. Dünya Savaşından sonra itici gücü ve donanımıyla bağımsız birimler oluşturan tarım makinelerinin yapımında büyük artış oldu. Bunların arasında en önemlisi biçerdöverler olmakla birlikte, tohum serpme, pamuk toplama, mısır toplama ve çeşitli ürünlerin hasadı için kullanılan çok sayıda makine bulunmaktadır. Bilimsel ve teknolojik ilerlemeler sonucunda çok çeşidi ürünlerin yetiştirilme sürecindeki hemen her aşama için donanım geliştirilmiştir. 

Günümüzde geliştirilen yeni ürün ve tekniklerin çoğu, büyük ölçüde eskilerinin değişikliğe uğratılmış biçimleridir. Örneğin soya, şeker pancarı ve kocadan gibi ürünler günümüzde daha çok üretilmeleri ve eskisinden farklı alanlarda kullanılmaları bakımından yeni sayılırlar. Teraslama, kuru tarım ye sulama gibi teknikler de tarımın kendisi kadar eski olmakla birlikte günümüzde çok daha yaygınlaşmıştır. 

Yeni bitki ve hayvan türlerinin geliştirilmesinde genetiğin kullanılması 1920 lerden başlayarak tarımda önemli değişikliklere yol açb. Gerek pratik deneyimlere, gerekse bilimsel bulgulara dayanarak geliştirilen yeni ürün soyları sayesinde büyük verimlilik artışları sağlandı. Örneğin, ABD de mısır verimi 1933 te hektar başına 2 bin litreden, 1980 de 7.220 litreye çıktı. Buğday ıslahında sağlanan basanlar Rockefeller ve Ford vakıflarının 1962 de Filipinler de Uluslararası Pirinç Araştırma Enstitüsü nü kurmalarına yol açb. Bu enstitü dünyanın her yanından 20 bin pirinç çeşidi toplayarak yeni, verimliliği yüksek soylar geliştirmeye girişti. Gelişmekte olan ülkelere yeni buğday ve pirinç soylarının getirilmesi Yeşil Devrim denen uygulamaların en önemli yönünü oluşturur. 

Genetiğin bulgularından yararlanarak yeni hayvan soylarının geliştirilmesine yönelik çalışmalar da yürütülmekle birlikte, hayvan besiciliğinde gelişmeler daha çok özenli seçim ve çapraz dölleme yoluyla sağlanmıştır. Moskova daki Merkezî Deneysel Üretme Merkezi nde yapay dölleme alanında sağlanan başarıların ardından birçok ülke de bu alanda yoğun deneylere girişmiştir.

  • Site Yorumlarý
  • Facebook Yorumlarý Facebook Yorumlarý
Yeni yorum yaz
Henüz bir yorum yazýlmadý. Ýlk yazan siz olabilirsiniz.