1900′lü yılların başında enerji tüketimi, 2×1018 j iken, 1998 yılında 3.4×1020 j olmuştur. Önemli derecede artan enerji tüketimini karşılamak için, bazı yollara başvurulmuş ve çevre kirliliği tehdidiyle karşı karşıya kalınmıştır. Çevre kirliliğini azaltmak için dünya ekonomi ülkeleri başta olmak üzere birçok ülke, güneş, jeotermal, tarımsal, dalga hidrolik, rüzgar ve biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına başvurmuşlardır. Yukarıda belirtilen yenilenebilir enerji kaynaklarından en önemli tür olanı “biyokütle” yenilenebilir enerji kaynaklarıdır. Biyokütle enerji kaynakları; enerji verimi için her ölçekte uygun olması, çevrim teknolojileri iyi tanıması ve kaynağa yönelik üretimi iyi olması, çevre yönetimini sağlaması ve dost olması aynı zamanda kalkınmayı hedefleyen özellikleri çok önemli yer tutmaktadır. Dünyada geniş bir uygulama alanına sahip olmuştur. Dünyada genel itibari ile yenilenebilir enerji kaynaklarına olan ilginin artması, biyokütle (biomass) enerji kaynakları, Ar-Ge’nin çalışmalarında yerini almıştır.
Biyokütle enerjisi çok büyük bir potansiyele sahiptir. Güneş enerjisi ya da rüzgar enerjisi gibi kesikli bir enerjinin aksine, güneş ışığı var olduğu sürece kesintisiz karbon depolayan önemli bir kaynaktır. Biyokütle aynı zamanda katı, sıvı, gaz olarak da ihtiyaca göre farklı kullanım alanlarına sahiptir. En önemli özelliklerin birisi diğer enerji kaynaklarından farklı olarak kolay depolanabilir olmasıdır.
Biyokütle Enerji Kaynakları
Biyokütle enerji kaynaklarını 3 temel kaynaktan beslenmektedir:
1.Ormansal kökenli
2.Tarımsal kökenli
a.Hayvansal kaynaklar
b.Bitkisel kaynaklar
3.Endüstriyel ve kentsel kökenli; şeklinde gruplandırılabilir. Bitkisel kaynaklar; kanalizasyon, belediye çöplükleri ve endüstriyel atıklardan elde edilir. Çevre kirliliğini önemli derecede azaltmaya yol açar.
Biyokütle Enerjisi Üretim Yöntemleri
Biyokütle enerjisi bazı yöntemlerle yakıt elde ederler bunlar: dönüşüm süreçleri (termokimyasal ve biyokimyasal süreçler); fiziksel (kurutma, ekstraksiyon, boyut küçültme-kırma, öğütme, biriktirme ve filtrasyon)’dır.
Biyoküte enerjisi katı, sıvı, gaz halinde yakıt elde ederken biyogaz, biyodizel, biyoetanol dışında metan ve odun biriktirme, gübre ve hidrojen gibi yakıt türlerini de sayabiliriz. Gelişen teknolojiler sayesinde (biyokimyasal, termokimyasal) verimlilik önemli derecede artmıştır. Gelişen bu teknolojiler, biyokütle kaynakları kullanılarak, termik santrallerin yapılması planlanmaktadır.
Biyokütle Enerjisinin Çevreye Olan Katkıları
Fosil yakıtlarına göre yanma emisyonun az olması, asit yağmurlarını oluşturmamaktadır. Bu sayede, oluşacak çevre üzerinde olumsuz etkenleri de ortadan kaldırmış olacaktır. Aynı zamanda güvenli ve ekonomik olduğunu söylemek yanlış olmaz. Türkiye CO2 emisyonlarını düşürmek istemesi, AB ile yapılan çevre müzakerelerinde önemli rol oynayacaktır. Biyokütle enerjisi gelişmekte olan ülkeler için çok önemli bir yere sahip olup; gelecek için temel enerji kaynağı olarak görülmektedir. Son yıllarda nüfus artışı, üretim enerjisine olan ihtiyacın karşılanması ve çevre kirliliğine duyarlı olması her geçen gün biyokütle enerjisinin önemini artmaktadır. Bir ülkenin önemli derecede ulusal kaynaklarını karşıladığı üretim potansiyeline sahiptir. Dünyada; 17.700.000 MW’ı eker kamı, 1.120.000 MW’ı samandan, 2.400.000 MW’ı çöplerden ve odunsu bitkiler, 1.360.000 MW’ı orman atıklarından, 500.000 MW’ı hayvan atıklar gibi enerji kaynakları yılda ortalama olarak 23.100.000 MW gibi önemli bir enerjiye sahiptir.
Türkiye’de Biyokütle Enerjisi ve Sektörü
Türkiye’de önemli bir yenilenebilir enerji üretim potansiyeline sahip olmasına rağmen çok düşük bir üretime sahiptir. Yenilenebilir enerji kaynakları arasında biyokütle yenilenebilir enerji kaynağı oldukça fazladır. Türkiye’de 1995 yılında tezek ve odun enerji üretimi önemli yere sahiptir. Tezek %10′na sahip iken odun yaklaşık %30′lardadır. Hayvancılıkta ve ormanlarda görülen gerileme biyokütle enerjisini de etkilemektedir. Türkiye gibi gelişen ekonomiler biyokütle enerji kaynaklarına daha çok ağırlık vermelidir.