Önemi
Yoncanın besin değeri, verimlilik ve adaptasyon gibi özellikleri bakımından diğer bitkilerden çok üstündür. Nitekim bu bitkiye sahip olduğu özellikler nedeniyle yem bitkilerinin kraliçesi denilmiştir. Yoncanın yem bitkileri içerisinde çok önemli bir yer almasını sağlayan özellikler şunlardır:
- Geniş bir uyum (adaptasyon) kabiliyetine sahiptir. Sibirya ve Alaska gibi çok soğuk (- 50oC) bölgelerden Kaliforniya gibi sıcak (60oC) bölgelere kadar değişik iklim ve toprak şartlarında yetişebilmektedir.
- Ot verimi diğer yem bitkilerinden daha yüksektir.
- Besleme değeri çok yüksektir. Bunun da sebebi; yonca otu proteince zengindir ve birim alandan alınan ham protein verimi yüksektir. Yonca otu vitaminlerce zengindir. Bünyesinde en az 10 vitamin bulunduğu bilinmektedir. Yonca otu mineral maddelerce zengindir.
- Yonca otunun hazmedilebilirlik oranı yüksektir.
- Ekim sisteminde kendinden sonra gelen ürünün verimini artırır.
- Uzun ömürlü bir bitkidir. 7-10 yıl ürün alınabilir.
- Bir yıl içerisinde yapılan biçim sayısı çok fazladır.
Toprak İsteği ve Hazırlığı
Yonca en fazla tınlı, kumu çok olmayan, yeter derecede kireç içeren toprakları sever. Kökleri derinlere indiğinden toprağın derin olmasını ister. Yonca yetiştirilen topraklarda iyi bir drenaja ihtiyaç vardır. Yonca, köklerini toprağın derin katlarına indirdiğinden tabanda durgun su ihtiva eden topraklardan hoşlanmamaktadır. Taban suyu derinde olan topraklarda da yonca köklerini yukarıya yayarak buna adapte olmaktadır. Ancak değişen taban suyu seviyesine köklerini adapte edememektedir. Taban suyunun kök bölgesinde kalma süresi uzadıkça yonca zarar görmektedir.
Yoncanın yetişebilmesi için toprak asitliliğinin (PH derecesinin) 5.6' dan küçük olmaması gerekir. Eğer asitlik çok kuvvetli ise toprağa kireç ilave edilmelidir. Toprak çok ağır killi yapıda olması durumunda, toprağın oturup sıkışmasını ve yonca köklerinin havasız kalıp faaliyet gösteremez bir duruma gelmesini önlemek için, ekiminden bir yıl önce yoncanın öncüsü olan çapa bitkisinin, dekara 3.5 ton hesabıyla, ahır gübresi ile gübrelenmesi gerekmektedir. Çiftlik gübresi ön bitkiye verilmemiş ise yanmış ve olgunlaşmış gübreden dekara 2 ton hesabıyla ekimden önce yonca toprağına verilebilir.
Yonca toprağının ve tohum yatağının hazırlanmasında daha önceki bölümlerde bahsedilen aşamalar takip edilir. Yoncanın fazla ot vermesini sağlamak amacıyla, toprağın verimli olması için gerekli bütün şartlar temin edilir. Eksik bitki besin elementi ihtiyacı toprak analizleri ile belirlenerek ihtiyaç duyulduğu kadar toprağa ilave edilir. Yonca, baklagiller familyasına ait bir bitki olduğu için toprakta fazla miktarda azota ihtiyaç hissetmezler. İlk tesis yılı hariç kesinlikle azotlu gübre verilmez. İlk tesis yılında yonca ekimden ancak dört ay sonra kendi azot ihtiyacını karşılamaya başladığı için bu süre içerisinde ihtiyaç duyacağı kadar az miktarda azotlu gübre verilir. Bu dönemde toprakta bulunan ve ilave edeceğimiz azot oranı dekara 4 kg' ı geçmemelidir. Azotun aşırı olması durumunda bitki köklerinde yumrucukların oluşumu engellenir. Yoncanın tesis gübrelemesinde toprak analizleri de dikkate alınarak dekara 6 kg fosfor (yaklaşık % 49'luk TSP' den dekara 13 kg) uygulanmalıdır.
Yonca tohumu küçük olduğu için toprağın iyice ufalanması, düzeltilmesi ve bastırılmasına dikkat edilmelidir. Yoncanın kökleri uygun şartlarda 8-10 m, bazı hallerde 20-30 m derine gitmekte ve toprakta geniş bir alana yayılmaktadır. Bu nedenle yonca yetiştirilecek tarlanın derince işlenmesi zorunludur. Ancak derin işlenerek alt üst edilmesi sakıncalı olan topraklarda dipkazan gibi toprağı alttan işleyen özel aletlerle toprak alttan yırtılarak gevşetilmelidir.
Ekim Zamanı
Zeytin, incir, pamuk ve turunçgillerin yetiştiği bölgelerde yonca sonbaharda, daha serin ve soğuk olan bölgelerde ise ilkbaharda ekilebilir. Yonca fideleri ekildikleri yıl soğuğa karşı çok hassastırlar. Onun içindir ki serin ve soğuk iklimlerde sonbaharda ekilen yonca fideleri henüz iyice gelişmeden kışa girmek mecburiyetinde kaldıkları için soğuktan çok fazla zarar görürler. İlkbahar ekiminde şiddetli kış soğukları ile geç donların sona ermesi ve ilkbahar yağışları ile toprağın belli bir sıcaklığa ve tava gelmesi gerekmektedir. Yonca fidelerinin iyi bir kök ve gövde gelişmesinin olabilmesi için kurak dönemden en aşağı 4 hafta önce ekimlerinin yapılmış olması gerekir.
Karışık Ekim
Bundan önceki bölümde karışık ekimin gerekçesi ve önemine detaylı olarak değinilmiştir. Yonca yalnız ekilebildiği gibi çok yıllık buğdaygil veya arpa, buğday ve yulaf gibi hububatla karışık olarak ekilebilir.
Ekim Metodu
Yonca serpme ya da mibzerle sıraya ekilebilmektedir. Yonca Erzurum kıraç şartlarında yalnız veya buğdaygillerle karışık olarak yetiştirilirken 40 cm sıra aralığında ekilmektedir. Sulu şartlarda ise hem yalnız hem de karışım halinde en yüksek verimi 30 cm aralıkla ekildiğinde vermektedir.
Ekim Derinliği
Tohumun çimlenebilmesi için su, oksijen ve sıcaklığa ihtiyaç vardır. Tohum derine ekildiğinde bol nem bulabilir. Ancak toprağın derin tabakalarında sıcaklık ve oksijen azdır. Derine ekilen yonca tohumları çimlenebilseler dahi oksijen, sıcaklık ve tohumda depolanan yedek besin maddelerinin azlığından dolayı toprak yüzüne çıkamayıp ölürler. Bu nedenle yonca gibi tohumu küçük bitkiler derine ekilmemelidir. Ekim derinliği ağır topraklarda yüzeysel (1.5-2 cm), hafif topraklarda ise daha derine (2.5-3.5 cm) olmalıdır.
Ekilecek Tohum Miktarı
Tohumluk miktarının tayininde, toprak ve iklim şartları, ekim metodu ve tohumun biyolojik değerleri göz önünde bulundurulmalıdır. Mibzerle ekimde dekara 2-3 kg, serpme ekimde ise 3-4 kg tohum atılmalıdır. Bununla birlikte atılacak tohum miktarı, üretimin amacına ve yalnız veya karışım halinde yetiştirilmesine göre değişmektedir. Genellikle tohum üretimi için kullanılacak tohum miktarı ot üretimine göre daha az olmalıdır. Yonca karışım için, suluda, kılçıksız brom, domuz ayrığı, mavi ayrık, çayır yumağı, kamışsı yumak ve kırmızı yumak ile birlikte ekilebilir. Bu durumda dekara 750-1250 gram yonca tohumu kullanılır. Kıraçta ise kılçıksız brom, otlak ayrığı ve mavi ayrık gibi buğdaygillerle birlikte ekildiği zaman 500-1000 gram yonca tohumu yeterlidir.
Aşılama
Havanın serbest azotundan faydalanabilen esas itibariyle bakteriler olduğuna göre ilk akla gelen yol baklagil ekilen toprağı o cins bakterilerle zenginleştirmektir. Bu da tarlaya ekilen baklagil bitkisinin kökünde faaliyet gösteren bakteri çeşidinin çoğaltılıp toprağa verilmesinden ibarettir. Eğer toprakta daha önce yonca ekilmişse toprağın aşılanmasına gerek yoktur. Ancak toprak ve iklim anormallikleri ve uzun süre konukçu bitkisini bulamayan bakteri adet olarak azalmaktadır. Adet olarak azalmasa bile bakteri aç olduğundan görevini tam yapamamaktadır. Bu nedenle yonca köklerinde faaliyet gösteren bakterinin gerek tohuma karıştırılarak gerekse toprağa uygun şartlarda verilerek aşılamanın yapılması gerekmektedir.
Sulama
Yonca hem kıraçta hem de sulu şartlarda yetiştirilebilen bir bitkidir. Bununla birlikte su ihtiyacı çok yüksek olan bir bitkidir. Diğer bir ifade ile yoncaya su verildiğinde verim çok fazla miktarda artmaktadır. Yonca bir kg kuru madde üretebilmek için 560-830 kg su sarf eder. Çünkü yoncanın gelişme mevsimi uzundur, bir mevsimde birden fazla biçim verir. Her biçimde fazla miktarda yeşil aksam meydana getirir ve büyümesi oldukça hızlıdır. Bu nedenlerden dolayı yetişme süresince yağışı yetersiz olan yerlerde yoncanın sulanması gerekmektedir.
Yoncanın su ihtiyacı yoncanın yaşına, gelişme dönemine, yağış ve toprak durumuna bağlı olarak değişir. İri yapılı ve yaşlı bitkilerde su kaybı fazla olduğu için su ihtiyacı fazladır. Bununla birlikte genç yonca bitkilerinin de, kökler tam olarak gelişemediği için elverişli rutubetin daha yüzeyde olması gerektiğinden su ihtiyacı fazladır. Yoncanın yaz sonunda kullandığı su miktarı ilkbahara göre aşağı yukarı % 75 oranında daha fazladır. Bitkilerdeki su ihtiyacı pratik olarak yaprakların koyu mavi yeşilimsi renk alması ile belli olur. Bu yapraklar hafif pörsür ve alttaki yapraklar sararmaya başlar. Yonca tesisleri alma veya yağmurlama sulama sistemleri ile sulanabilmektedir. Genel olarak yoncanın biçimden bir hafta önce be bir hafta sonra olmak üzere her biçimde iki defa sulanmalıdır.
Gübreleme
Yoncanın bir baklagil olması nedeniyle tesis yılı hariç azotlu gübre uygulanmaz. Toprakta mevcut azot da dahil olarak uygulanacak azot miktarı dekara 4 kg civarındadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken konu toprakta aktif Rhizobium bakterilerinin olması ve yonca bitkisinde yumrucuklar oluşturmasıdır.
Ayrıca ekimle birlikte dekara 10-15 kg fosfor (25-30 kg TSP) uygulanmalıdır. Bakım yıllarına ait fosfor toptan ekimle birlikte de verilebilir. Eğer 5 yıllık bakım gübrelemesinin toptan verilmesi düşünülüyorsa dekara 60 kg fosfor (150-175 kg TSP) verilmelidir. Ancak bu miktarlar kesin değerler değildir. Bölgeye, yağışa ve toprak tipine bağlı olarak verilecek gübre miktarları değişik olmaktadır. Yonca potasyuma fazla ihtiyaç duyan bir bitkidir. Karadeniz Bölgemiz hariç ülkemiz toprakları potasyum yönünden zengin olduğu için genellikle yoncanın potasyumlu gübreye ihtiyacı yoktur Gübre ihtiyaçlarının belirlenmesinde mutlak surette toprak analizlerine gereken önem verilmelidir. Gereksiz gübrelemeden ya da eksik gübrelemeden kaçınmakta ekonomik ve çevresel olarak büyük yararlar vardır.
Yoncanın buğdaygil yem bitkileri ile karışım halinde yetiştirilmesi durumunda, buğdaygillerin oranı göz önüne alınarak bakım yılında da tesis azotlu gübrelerle gübrelenmelidir.
Yoncanın Biçimi
Yonca çok yıllık bir bitki olup her yıl ilkbaharda sürmesi için ihtiyaç duyduğu besin maddelerini kök ve kök boğazından temin eder. Bu nedenle iyi bir verim alınabilmesi ve bu verimini uzun yıllar devam ettirebilmesinde biçim uygulamasının çok büyük önemi vardır. Kışa girmeden önce kök ve kök boğazında yeterli besin maddesi biriktirebilmesi ve ilkbaharda erken ve kuvvetli bir şekilde ilk büyümeyi gerçekleştirdikten sonra müteakip büyümeler için gerekli yedek besin maddelerini yeniden depolayabilmesi için biçimin çok planlı yapılması ve bitkinin gelişimi için yeterli zamanın verilmesi gerekmektedir.
Çok yıllık yem bitkisi olan yoncadan istifade ederken takip edilecek olan prensip şudur:
-Yoncadan mümkün olan en yüksek otu almak,
-Elde edilen otun kalite itibariyle çok üstün olmasını sağlamak ve - Verimli ve kaliteli olan bu bitkiden uzun yıllar istifade etmektir.
Bu hususlara riayet etmek için ilk biçimi yoncanın çiçeklenme başlangıcında, diğer biçimleri ise % 10 çiçeklenme devresinde gerçekleştirmek gerekmektedir. Bu devrelerden önce veya sonraki yapılan biçimler ya otun verimini ya da kalitenin düşmesine neden olduğu gibi yoncanın ömrünü kısaltacaktır.
Yoncanın biçimi kadar biçim yüksekliği de önemli bir konudur. Normal şartlar altında yoncanın biçim yüksekliği 5-10 cm ya da pratik olarak bir sigara boyudur. Şartlar ne kadar kötü olursa biçim yüksekten yapılır. Şarlar en iyiye doğru gittikçe biçim 5 cm'ye kadar dipten yapılabilir. Biçim yüksekliği bitkinin kök ve kök boğazında biriktirdiği besin maddesi miktarı üzerinde önemli etkiye sahiptir.
Yoncada Yabancı Ot Mücadelesi
Yoncada yabancı otlarla mücadelede henüz selektif herbisitler kullanılmamaktadır. Bu nedenle yoncada yabancı otlarla mücadele, yoncanın ekiminden önce yapılmalıdır. Eğer yoncanın tesisinden sonra yabancı otlar görülürse yabancı otların tohumlarını olgunlaştırmadan önce erken bir biçimin yapılması gerekmektedir.
Yoncada en önemli yabancı ot küsküttür. Küsküt kökü olmayan bir takım emici tüyler vasıtasıyla üzerinde yaşadığı konukçu bitkinin oluşturduğu besin maddelerinden faydalanan parazit bir bitkidir. Küsküt diğer parazit bitkilerden farklı olarak tohumdan meydan gelir.
Tohum tarlaya girdiğinde 8-10 yıl hayatiyetini sürdürür. Bir tek küsküt bitkisi yılda 3000'den fazla tohum verir. Küsküt kışı torakta ya da hayvan gübresi içerisinde ya tohum yahut da oluşturdukları gövde olarak geçiriler. Kışı donlarından bu gövdelerin hepsi zarar görmezler. ölmeyen gövdeler veya tohumlar ilkbaharda uygun ortam bulunca tekrar gelişmeye başlar. Küsküt tarlaya, küskütlü yonca tohumu ekmekle, küskütle bulaşık kuru otlarla, insan, hayvan ve cansız eşyalarla, küskütlü yonca ile beslenen hayvanların gübresi ile, küskütlü tarladan geçen sulama suyuyla geçer. Küskütle üç şekilde mücadele yapılabilir. Bunlar;
Önleyici Tedbirler
- Temiz sertifikalı tohumluk kullanmak,
- Küskütlü yoncaları hayvanlara yedirmemek,
- Küskütlü yoncalarla beslenmiş hayvanlardan elde edilen gübreleri yanmadan tarlaya atmamak,
- Küskütlü tarladan geçen su ile sulama yapmamaktır.
Kültürel Tedbirler
- Eğer yonca tarlasındaki küsküt küçük sahaları kaplamış ve küskütler tohum bağlamamış ise bu kısımlardaki yoncaları söküp tarlanın dışında bir yere yığarak gaz döküp yakılmalıdır.
- Küçük sahaları kaplayan ve az miktarda bulunan küsküt tohum bağlamış ise bu yoncalığa birkaç yıl devamlı küskütler görülünce erken ota biçmek gerekir. Ayrıca toprakta çimlenen tohumlara gelişme fırsatı verilmemelidir.
- Küsküt geniş sahalarda ise küsküt çiçek açmadan birkaç yıl sık sık dipten biçilmelidir. Biçildikten sonra yoncalar tarladan çıkarılmalı ve dökülen artıklar toplanmalıdır.
- Geniş sahalardaki küskütle ağır otlatma yapılarak mücadele yapılabilir. Otlatmada koyun kullanılması amaca en uygun olanıdır. Ayrıca tarlanın çevresinde yabancı otlar üzerinde küsküt bulunmamasına dikkat etmelidir.
- Yoncalıklar tamamen küsküt ile bulaşık ise toprağı sürmeli, birkaç yıl küskütün arız olacağı yonca, fiğ gibi bitkiler ekilmemelidir. Eğer sürülen tarlada küsküt bir yıl dahi olsa, tohum bağlamış ise böyle tarlayı sürdükten sonra 5-6 yıl yonca ekmemelidir.
Kimyasal Savaş
Küskütle mücadelede selektif herbisitler kullanılabilir. Son zamanlarda Chloropham küskütle mücadelede başarı ile kullanılmaktadır.
Tohum Üretimi
Yoncada tohum üretimine uygun olan yerler, yazları kısmen kurak, gündüzleri sıcak, geceleri serin, gün uzunluğu elverişli ve bol ışık alan yerlerdir. Nispi nemi yüksek olan yerler uygun değildir. Ülkemizde kıyı bölgelere hariç İç, Doğu ve Güney Doğu Bölgelerimiz tohum yetiştiriciliği için uygundur. Yonca yabancı döllek olduğu için çiçeklenme döneminde havanının kuru oluşu arı ve diğer tozlayıcı böcek faaliyetlerini artırır. Bu nedenle yoncada tohum üretimi için hava mayıstan eylüle kadar kuru ve sıcak olmalıdır.
Yoncada tohum üretimi özel olarak kurulan yonca tohum üretim tesislerinden yapılacaksa bitkiler geniş sıra aralıkları ile ekilmelidir. Sıra aralığı bölge, toprak , iklim ve yonca varyetesine bağlı olarak değişmektedir. Erzurum şartlarında Rimhaus yonca çeşidi ile yapılan çalışmada en yüksek tohum verimi bitkiler 81 cm, şark yoncasında ise 54-81 cm sıra aralığında ekildiği zaman elde edilmiştir. Tohum üretiminde yonca tesisinin salma sulama ile sulanması tavsiye edilmektedir. Dekara 10-15 kg fosfor uygulanmalıdır. Helezon şeklindeki meyvelerin üçte ikisi veya dörtte üçü kahverengimsi-esmer sarı renk aldığı zaman tohum hasadı yapılır.
Yoncanın Seyrekleşme Nedenleri
Yetiştirme usulleri gerektiği şekilde bilinmediğinde veya yerine getirilmediğinde yoncadan beklenen verim alınamaz ve tesisin örü çok kısalır. Bu azalış yoncanın seyrekleşmesinden ileri gelmektedir.
Yoncanın seyrekleşme nedeni şunlardır;
- Yoncanın normal olarak yaşlanması
- Yonca toprağının yabancı otlardan temizlenmemiş olması,
- Durgun olan taban suyunun yakın olması,
- Topraktaki kireç azlığı,
- Ağır toprakların sıkışarak oturması,
- Toprak tesviyesinin yapılmaması ve bunun sonucunda yem bitkisi tesisinin tüm alanının aynı şeklide sulanamaması, yani aynı tesis içersindeki bitkilerin farklı şekilde sulanması,
- Biçim zamanında ve uygun yükseklikte yapılmaması,
- Yoncanın zamansız ve gereksiz olarak otlatılması,
- Yoncalığı küsküt sarması,
- Yoncalığa taze ve şıralı hayvan gübresi verilmesi,
- Yoncada bakteri aşılamasının yapılmamış olması.
Yoncada Şişme Problemi
Şişme yonca otunu yeşil olarak yiyen hayvanlarda görülen en önemli besleme problemidir. İşkembeli hayvanlarda (ruminant) su oranı fazla baklagiller yenildiği zaman işkembede mikrobial fermantasyon sonucunda oluşan gazın dışarıya çıkmasını önleyen köpük tabakası oluşur ve gaz birikir. Sonuçta hayvan oksijen yetersizliği çeker ve nefes alamayarak boğulup ölür. Şişme olayı ile karşılaşmamak için yoncayı buğdaygillerle karışık yetiştirilmek etkili çözüm yoludur. özellikle hayvanları bitkilerin çok sulu olduğu dönemde veya çiğ düştüğü zaman otlatmamak gerekir. Ya da otu biçip biraz soldurup su oranının düşürdükten sonra hayvanlara vermek suretiyle de şişmenin önüne geçilebilir.