SIĞIRCILIKTA YETİŞTİRİCİ ÖRGÜTLERİ
Türkiye’de 3,5 milyonu aşkın tarım işletmesi genelde birbirinden habersiz ve yeterli örgütlenme yapısına sahip olmadan faaliyetlerini sürdürmektedir. Pazarlama ve üretim organizasyonlarının etkili bir biçimde uygulanması için bu işletmelerin BİRLİKLER, KOOPERATİFLER veya MESLEKİ öRGÜTLER’de birleşerek kendi menfaatlerini korumaları gerekmektedir. Hayvancılık sektöründe mevcut potansiyelin harekete geçirilmesi için akılcı ve çağdaş örgütlenmeye gereksinim vardır.
Çiftçi örgütlenmesi, ekonomik ve mesleki örgütlenme olmak üzere iki şekilde ele alınmaktadır. Her iki örgütlenme biçimi de birbirlerinden ayrılamaz. Bunun ana nedeni her iki tip örgütlenme amacının da çiftçi menfaatlerinin korunması olmasıdır. Üretici birlikleri herhangi bir kâr amacı gütmeyen organizasyonlardır. Ancak bu, üretici birliklerinin ekonomik aktivite veya fonksiyonlardan yoksun olmaları anlamına gelmez. AB ülkelerinde çiftçiler, klâsik anlamda 3 boyutlu olarak nitelenebilen Kooperatifler, Ziraat Odaları ve Üretici Birliklerinden oluşan demokratik örgütlere sahiptir. Bu yapı içersinde; Kooperatifler; çiftçinin ekonomik kolunu, Üretici Birlikleri; politika yönlendirme ve lobi oluşturma kolunu, Ziraat Odaları ise hükümet ile çiftçi arasında köprü görevi yapan mesleki kolunu oluşturmaktadır.
14.1.ÜRETİCİ öRGÜTLENMESİNİN AMAÇLARI VE ÇALIŞMALARI
-Üretici birlikleri, üyelerinin ekonomik sorunlarını çözümler ve çıkarlarını korur. Türkiye’de küçük ölçekli olan işletmeleri, uygun büyüklükte ve piyasaya dönük üretim yapan gerçek işletmelere dönüştürme çabası vardır.
-Birlikler her türlü teknolojik gelişmeleri izler. Üreticilerin bilgi ve deneyimlerini artırması için, iletişim ve etkileşim yoluyla teknolojik gelişmeleri izlemesini sağlar.
-Temsil ettiği yetiştiricilerin çıkarlarını savunur, politik baskı grubu oluşturur ve lobi faaliyetleri yürütür. Avrupa Birliği uyum sürecinde tarım ve gıda sektörünü önemli yapısal değişiklikler beklemektedir. Türkiye hayvancılık politikalarına üreticiler adına katkıda bulunur.
-Kredi kullanımı, girdi temini, verimlilik ve kalitenin arttırılması için gereken çaba ve teknolojileri sağlar.
-Hayvansal ürünlerin pazarlamasında çok sayıda aracı vardır. Buda pazarlama zincirini uzatmaktadır. Pazarlama zincirinin uzun olmasının nedeni küçük ölçekli, dağınık ve geleneksel yöntemlerle üretim yapan işletmelerin çok sayıda bulunmasıdır.. Üretici örgütleri pazarlama zincirini kısaltarak, üretim ve pazarlama ağını takip ederek üreticilerin ekonomi içindeki etkinliğinin arttırılması üzerinde çalışır.
-Kamu kuruluşlarının yönetsel ve mali desteği ile varlıklarını sürdürmekte olan örgütlenme yerine, bağımsız ve sürekli finans kaynakları olan bir örgütlenme şarttır.
Hayvancılık politikalarının belirlenmesi ve etkili olabilmesinde yetiştirici örgütlerinin rolü çok önemlidir. Türkiye’de yaygın olan küçük ölçekli işletmelerin pazarlama ve girdi temininde pazarlık güçleri yetersizdir. Bu durumda üreticiler, ürünlerini düşük fiyata satmaya, girdileri de yüksek fiyata almaya mecbur kalmaktadır. Bu temel olumsuzluğa ek olarak küçük işletmeler; teknoloji yenileme, ürün çeşitlendirme, ürün kalitesini yükseltme ve ürünlerini az da olsa işlenmiş ürüne dönüştürme faaliyetlerine de girememektedirler.
Ülkemizde “Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu” 29.06.2004 tarihinde 5200 sayılı kanun olarak kabul edilmiş ve kanun 06.07.2004 tarih ve 25514 sayılı resmi gazetede yayınlanmıştır. Bu kanuna bağlı olarak çıkarılan “Tarımsal Üretici Birliklerinin Kuruluş Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik” 16.01.2005 tarih ve 25702 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kanun ve yönetmeliğe göre hayvansal üretim konusunda süt ve kırmızı et ürün guruplarında birlikler kurulabilir. Bu ürün gruplarından Süt birliğinin, asgarî pazarlanabilir süt üretimi yıllık 3.600 ton olması ve Kırmızı et ürün bazında kurulacak birliğin, asgarî pazarlanabilir et üretimi yıllık 320 ton olması gerekir. Bu birliklerle mevcut tarımsal örgütlerin uyumlu çalışması için yönetmeliğin 15. maddesi açıklık getirmiştir. “Çeşitli kanunlarla kurulmuş birlikler ve kooperatif birlikleri hangi ürün veya ürün grubunda faaliyet gösteriyorlarsa bu Yönetmelikte belirlenen kriterleri taşıması halinde üretici birliğine üye/kurucu üye olabilir. Mevcut örgütlerin üretici birliğine üye olmaları konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesine ilişkin genel kurullarından alacakları kararı üyelik esnasında ibraz etmeleri gerekir.”
SIĞIRCILIKTA YETİŞTİRİCİ ÖRGÜTLERİ
Türkiye’de 3,5 milyonu aşkın tarım işletmesi genelde birbirinden habersiz ve yeterli örgütlenme yapısına sahip olmadan faaliyetlerini sürdürmektedir. Pazarlama ve üretim organizasyonlarının etkili bir biçimde uygulanması için bu işletmelerin BİRLİKLER, KOOPERATİFLER veya MESLEKİ öRGÜTLER’de birleşerek kendi menfaatlerini korumaları gerekmektedir. Hayvancılık sektöründe mevcut potansiyelin harekete geçirilmesi için akılcı ve çağdaş örgütlenmeye gereksinim vardır.
Çiftçi örgütlenmesi, ekonomik ve mesleki örgütlenme olmak üzere iki şekilde ele alınmaktadır. Her iki örgütlenme biçimi de birbirlerinden ayrılamaz. Bunun ana nedeni her iki tip örgütlenme amacının da çiftçi menfaatlerinin korunması olmasıdır. Üretici birlikleri herhangi bir kâr amacı gütmeyen organizasyonlardır. Ancak bu, üretici birliklerinin ekonomik aktivite veya fonksiyonlardan yoksun olmaları anlamına gelmez. AB ülkelerinde çiftçiler, klâsik anlamda 3 boyutlu olarak nitelenebilen Kooperatifler, Ziraat Odaları ve Üretici Birliklerinden oluşan demokratik örgütlere sahiptir. Bu yapı içersinde; Kooperatifler; çiftçinin ekonomik kolunu, Üretici Birlikleri; politika yönlendirme ve lobi oluşturma kolunu, Ziraat Odaları ise hükümet ile çiftçi arasında köprü görevi yapan mesleki kolunu oluşturmaktadır.
14.1.ÜRETİCİ öRGÜTLENMESİNİN AMAÇLARI VE ÇALIŞMALARI
-Üretici birlikleri, üyelerinin ekonomik sorunlarını çözümler ve çıkarlarını korur. Türkiye’de küçük ölçekli olan işletmeleri, uygun büyüklükte ve piyasaya dönük üretim yapan gerçek işletmelere dönüştürme çabası vardır.
-Birlikler her türlü teknolojik gelişmeleri izler. Üreticilerin bilgi ve deneyimlerini artırması için, iletişim ve etkileşim yoluyla teknolojik gelişmeleri izlemesini sağlar.
-Temsil ettiği yetiştiricilerin çıkarlarını savunur, politik baskı grubu oluşturur ve lobi faaliyetleri yürütür. Avrupa Birliği uyum sürecinde tarım ve gıda sektörünü önemli yapısal değişiklikler beklemektedir. Türkiye hayvancılık politikalarına üreticiler adına katkıda bulunur.
-Kredi kullanımı, girdi temini, verimlilik ve kalitenin arttırılması için gereken çaba ve teknolojileri sağlar.
-Hayvansal ürünlerin pazarlamasında çok sayıda aracı vardır. Buda pazarlama zincirini uzatmaktadır. Pazarlama zincirinin uzun olmasının nedeni küçük ölçekli, dağınık ve geleneksel yöntemlerle üretim yapan işletmelerin çok sayıda bulunmasıdır.. Üretici örgütleri pazarlama zincirini kısaltarak, üretim ve pazarlama ağını takip ederek üreticilerin ekonomi içindeki etkinliğinin arttırılması üzerinde çalışır.
-Kamu kuruluşlarının yönetsel ve mali desteği ile varlıklarını sürdürmekte olan örgütlenme yerine, bağımsız ve sürekli finans kaynakları olan bir örgütlenme şarttır.
Hayvancılık politikalarının belirlenmesi ve etkili olabilmesinde yetiştirici örgütlerinin rolü çok önemlidir. Türkiye’de yaygın olan küçük ölçekli işletmelerin pazarlama ve girdi temininde pazarlık güçleri yetersizdir. Bu durumda üreticiler, ürünlerini düşük fiyata satmaya, girdileri de yüksek fiyata almaya mecbur kalmaktadır. Bu temel olumsuzluğa ek olarak küçük işletmeler; teknoloji yenileme, ürün çeşitlendirme, ürün kalitesini yükseltme ve ürünlerini az da olsa işlenmiş ürüne dönüştürme faaliyetlerine de girememektedirler.
Ülkemizde “Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu” 29.06.2004 tarihinde 5200 sayılı kanun olarak kabul edilmiş ve kanun 06.07.2004 tarih ve 25514 sayılı resmi gazetede yayınlanmıştır. Bu kanuna bağlı olarak çıkarılan “Tarımsal Üretici Birliklerinin Kuruluş Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik” 16.01.2005 tarih ve 25702 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kanun ve yönetmeliğe göre hayvansal üretim konusunda süt ve kırmızı et ürün guruplarında birlikler kurulabilir. Bu ürün gruplarından Süt birliğinin, asgarî pazarlanabilir süt üretimi yıllık 3.600 ton olması ve Kırmızı et ürün bazında kurulacak birliğin, asgarî pazarlanabilir et üretimi yıllık 320 ton olması gerekir. Bu birliklerle mevcut tarımsal örgütlerin uyumlu çalışması için yönetmeliğin 15. maddesi açıklık getirmiştir. “Çeşitli kanunlarla kurulmuş birlikler ve kooperatif birlikleri hangi ürün veya ürün grubunda faaliyet gösteriyorlarsa bu Yönetmelikte belirlenen kriterleri taşıması halinde üretici birliğine üye/kurucu üye olabilir. Mevcut örgütlerin üretici birliğine üye olmaları konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesine ilişkin genel kurullarından alacakları kararı üyelik esnasında ibraz etmeleri gerekir.”
14.2 ÜRETİCİ öRGÜTLERİNİN ŞİMDİKİ DURUMU
14.2.1. Kooperatifler
Üreticiler ancak kooperatifler aracılığıyla modern ve ekonomik ölçekli tarım yapabilirler.
Kooperatifçilik; toplumsal yaşantıda ortak çıkar ve amaçları gerçekleştirmek için birlikte çaba gösteren kişilerin emek, sermaye ve diğer üretim faktörlerini bir araya getirme hareketidir.
Türkiye tarım sektöründe geniş bir kitleyi ilgilendiren üç temel kooperatif çeşidi vardır. Bunlar Tarımsal Kalkınma, Tarım Satış ve Tarım Kredi kooperatifleridir.
Türkiye'de sayısal olarak 4-5 milyon ortağı bulunan tarımsal kooperatifler çeşitli alanlarda faaliyet göstermesine rağmen, batı ülkelerinde olduğu gibi etkili değildirler. Çünkü; Almanya, Danimarka, İsveç, Hollanda, Finlandiya gibi ülkelerde tarımsal kooperatiflerin pazarlamadaki payı % 50-100 arasında iken bizde % 1-10 arasındadır. Bu durum, üreticilerin en örgütsüz olduğu kesim olan hayvancılıkta daha da geniş boyutlardadır. Oysa, hayvancılığı gelişmiş ülkelerde kooperatifler bünyesinde örgütlenen üreticiler, kooperatifleri aracılığıyla ürünlerin üretilmesi, toplanması, işlenmesi ve satışı gibi pazarlamanın hemen tüm alanlarında bütünleşmeyi gerçekleştirmişler ve yukarıda belirtildiği gibi pazarda etkin bir konuma gelmişlerdir.
Ülkemizde tarım kooperatiflerinin bir kısmı (özellikle tarım satış ve tarım kredi kooperatifleri) devletin güdümü ve kontrolü altında olduğundan, ekonomik ve politik açıdan etkin değildirler.
İşletme ürün ve üretim farklılıklarını dikkate alan ihtisaslaşmış hayvancılık kooperatifleri Türkiye’de ekonomik örgütlenmenin başarılmasında diğer örgüt modellerine göre daha yüksek başarı şansına sahip görünmektedir. önemli olan üretim sektörleri itibariyle uzmanlaşmaktır. Yerel düzeyde ihtisaslaşmış ürün-üretim kooperatifleri, ekonomik coğrafyayı oluşturan bölgeler itibariyle üst birliklerini oluşturmalıdırlar. Bu üretici organizasyonunun da hayvancılığa dayalı sanayi işletmeleriyle girdi-çıktı ilişkisi içerisinde faaliyetlerini planlaması gerekmektedir.
14.2.2. Mesleki örgütler :
Çiftçilerin meslek kuruluşu olan Ziraat Odaları, mesleki hizmetleri görmek, tarım sektörünün her alanda genel menfaatlerine uygun olarak gelişmesine ve devletin tarımsal plan ve programlarının gerçekleştirilmesine yardımcı olmak, çiftçilerin müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak ve üreticiler arasında işbirliğini sağlamak amacı ile kurulmuştur. Ülkemizde halen 681 adet Ziraat Odası ve bir Ziraat Odaları Birliği vardır.
Tarımsal Üreticilerin içinde bulunduğu örgütler olmamasına rağmen, tarım sektörüne hizmet götüren Ziraat Mühendislerinin, Gıda Mühendislerinin, Orman Mühendislerinin ve Veteriner Hekimlerin Meslek Odaları, bu Odaların üst kuruluşu olan Merkez Birlikleri, Dernekleri ve Vakıfları bulunmaktadır. Söz konusu örgütler kendi meslek gruplarının menfaatleri ile ilgili çalışmalar yapmaları yanında tarım ve gıda sektörü ile ilgili politika oluşturma ve üretici menfaatlerini koruma yönünde de etkili olmaktadırlar.
14.2.3. Diğer Tarımsal Amaçlı ve Gönüllü Organizasyonlar :
Ülkemizde üreticilerin mesleki ve ekonomik başlıca örgütler olan Ziraat Odaları ve Kooperatifler dışında mesleki talepleri ile ortaya çıkan üretici dernekleri ve vakıfları da bulunmaktadır.
14.2.4. Birlikler :
Ülkemizde Hizmet Birlikleri (Sulama Birlikleri ve Köylere Hizmet Götürme Birlikleri), İhtisas Birlikleri (Ürün ve Ürün Grubundaki Üretici Birlikleri) ve Islah Amaçlı Birlikler (Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ve Arıcılık Birliği) olmak üzere çeşitli birlikler bulunmaktadır. Sığırcılık açısından bunların en önemlisi Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğidir.
14.3.DAMIZLIK SIĞIR YETİŞTİRİCİLERİ BİRLİĞİ
Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birlikleri 09.08.1995 tarih ve 22369 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan "Türkiye Damızlık Süt Sığırı Yetiştiricileri Birliği Hizmetleri Hakkında Yönetmelik" uyarınca kurulmuş ve 4631 Sayılı Hayvan Islahı Kanunu çerçevesinde 19.12.2001 tarih ve 24615 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan "Islah Amaçlı Yetiştirici Birliklerinin Kurulması ve Hizmetleri Hakkındaki Yönetmelik" çerçevesinde çalışmaktadırlar.
Temel amaç, sığır yetiştiricilerinin kendi aralarında örgütlenerek üstün verimli hayvanlar yetiştirmelerini sağlamaktır. Birliklerin çalışmaları; gerek yurt içinde yetiştirilen, gerek ithal edilen ve gerekse yerli ırkların genetik potansiyellerinin geliştirilmesi, verimlerinin artırılması, soy kütüğü ve verim kayıtlarının tutulması, hayvan sağlığı hizmetlerinin yürütülmesi, üyelerinin eğitimlerinin sağlanması, sigorta işlemlerinin yapılması, girdilerin sağlanması, üretim maliyetlerinin düşürülmesi, hayvansal ürünlerin pazarlanması ve değerlendirilmesi gibi hususlar ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca belirlenecek her türlü hayvan ıslahı çalışmalarına ilişkin esas ve usuller, tabii ve suni tohumlama ve embriyo transferi uygulama usulleri ile Kanunun uygulanmasına ilişkin diğer hususların yerine getirilmesi gibi üretimden pazarlamaya kadar birçok husus, Damızlık Sığır Yetiştirici Birliklerinin temel amaçlarından sayılmıştır.
Türkiye’de bir yetiştirici örgütü aracılığı ve yetiştiricilerin geniş katılımıyla ulusal nitelikli ilk ıslah programı 1998 yılında uygulamaya konulmuştur. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın gözetimi ve desteğinde, Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği’nce uygulanmakta olan bu programın amacı, Siyah Alaca ırkı için her bir süt verim döneminde (305 günde) % 4 yağlı 7.000 kg süt verebilen, ergin yaşta 750 kg canlı ağırlığa ulaşan, yüksek verimi sağlayabilecek beden kapasiteli, rahat hareket yeteneği sağlayacak ayak ve tırnak yapılı, makineyle sağıma elverişli ve kolay sağılabilen, kapasiteli bir memeye sahip süt inekleri elde etmek ve yaygınlaştırmak olarak tanımlanmıştır.
Söz konusu amaca erişebilmek için yapılacak işlerden; tanımlama, soy kütüğünün yürütülmesi, verim denetlemeleri, dış görünüşe göre sınıflandırma, damızlık belgesi verme ve damızlık değer tahmin ile ilgili kurallar “Damızlık Süt Sığırlarında Soy Kütüğü Talimatı” adı altında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından 2000 yılında yayınlanan talimatta yer almıştır.
Tablo 14.1.Yıllar itibariyle kayıtlı işletme ve hayvan sayıları ile süt verimleri
Yıllar
|
İşletme sayısı
|
İnek sayısı (Baş)
|
Kayıtlı sığır sayısı (Baş)
|
305 gün süt verimi (Kg)
|
1998
|
2.982
|
22.406
|
58.627
|
6.061
|
2000
|
5.106
|
47.356
|
111.529
|
6.082
|
2002
|
8.830
|
96.126
|
224.306
|
5.880
|
2004
|
22.382
|
240.702
|
581.813
|
5.676
|
Grafik 14.1. Yıllar itibariyle kayıtlı işletme ve sığır sayısının değişimi .
14.3.1. YÜRÜTÜLEN PROJELER
Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile 3 ayrı projeyi ortak yürütmektedir. Bunlar;
1. önsoykütüğü Projesi
2. Soykütüğü Projesi
3. Döl Kontrolü Projesi
Bu projeler ile Veri Tabanı Sistemi hazırlanmış ve Türkiye çapında soy kütüğü kayıtları tutulmaya başlanmıştır. Aday boğaların kızlarına ait süt verimleri tespit edilmeye başlanmış ve kızların buzağılamadan sonraki ilk kontrollerinde 25 kg’ın üzerinde süt verdikleri belirlenmiştir.
14.3.2. DAMIZLIK SIĞIR YETİŞTİRİCİ BİRLİKLERİ NASIL KURULUR
Bir İlde aynı ırktan en az 5 baş ineği bulunan asgari 7 yetiştirici bir araya gelerek İl Tarım Müdürlüğüne başvurur.
Birlik ana sözleşmesi Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanır, 3 ay içinde en az 25 üye ile genel kurul yaparak birlik kurulmuş olur.
Bir İlde aynı ırk için yalnız bir birlik kurulabilir. Birliklerin en az kurucu üye sayısı 7 olup üst sınır yoktur. Birlik, asil üyeler, temsilci üyeler ve fahri üyelerden oluşur.
14.3.3. DAMIZLIK YETİŞTİRİCİ BİRLİĞİNE ÜYELİK ŞARTLARI
1. Birliğin kurulduğu il hudutları içerisinde işletmesi olmak.
2. Damızlık sığır yetiştirici birliklerinin faaliyetleri ile uyumlu olarak fiilen hayvan yetiştiriciliği yapmak.
3. Aynı saf ırktan en az 5 baş ineğe sahip olmak ve bu hususu Tarım İl Müdürlüğünden alınacak bir belge ile belgelendirmek.
4. Yönetmelikte yazılı üyelik hak ve ödevlerini; kuruluş aşamasında ana sözleşmeyi imzalayarak, sonradan girişte ise bir üyelik taahhütnamesi vermek suretiyle kabul etmiş olmak.
5. Tüzel kişilikler için; ana sözleşmelerinde birliğe girilmesine ait hüküm bulunmak veya genel kurullarında giriş kararı almış olmak.
6. Yetiştiriciler ve tüzel kişilikler için belirlenen üyelik aidatını peşin ödemek.
14.3.4. YETİŞTİRİCİ BİRLİKLERİNİN HAYVANCILIĞIMIZA FAYDALARI
Gelişmiş ülkelerde sığır yetiştiricileri çeşitli adlar altında ihtisaslaşmış örgütler kurarak hem hayvancılıkta ileri seviyelere ulaşmışlar hem de problemlerine doğrudan kendileri çözüm yolları bulmuş ve bulmaktadırlar.
Damızlık Yetiştirici Birliklerinin sayesinde yetiştiriciler deneyimli yönetici kadrolara sahip olacaklar ve problemlerinin çözümünde söz sahibi olacak bir güce erişeceklerdir. Birlik, üyelerinin ihtiyaçlarını ve problemlerini, kendi teknik elemanlarınca daha çabuk tespit edebileceği için, çözümünü de daha çabuk gerçekleştirebilecektir. Sahasında deneyimli, çalışkan, daimi teknik elemanlara sahip olunacaktır. Hayvancılığın temeli olan ıslah çalışmaları için gerekli olan kayıt tutma ve verim tespiti yapabilecektir. Mevcut sığırlarımız içerisinde damızlık vasfa sahip hayvanların seçimi mümkün olacak ve üstün nitelikli boğaların tohumları ile Suni Tohumlama yaptırılarak mevcut fakat bilinmeyen genetik potansiyelin korunması ve geliştirilmesi sağlanacaktır. Seçilen işletmeler hayvancılık çalışma ve araştırmalarında hazır alt yapı olarak destek verecektir. Yetiştirici daha modern ve sağlıklı bir şekilde üretim yapacaktır. Böylece Döl kontrolü ve verim artışında gelişmeler ve gelişmiş ülkelerde uygulanabilen modern teknikler uygulanabilecektir.
Tarım Kütüphanesi